Nohut Oda


Nohut Oda

Öykü okurluğuna ancak 20’li yaşlara ulaştığında ısınabilen biri olarak, son dört-beş yıldır özellikle yeni Türk öykücülerini okumaktan büyük keyif alıyorum. Son yıllarda çok iyi öykü yazarlarının, bilhassa kadın yazarların yetişmesi tüm edebiyat severleri olduğu gibi beni de çok mutlu ediyor. Melisa Kesmez ise bu isimlerin üst sıralarında benim için.

Atları Bağlayın Geceyi Burada Geçireceğiz (2014) ve Bazen Bahar (2015) ‘dan sonra Nohut Oda; Melisa Kesmez’in 2018’de Sel Yayıncılık tarafından basılan üçüncü ve son kitabı. Genç bir yazarın kendi edebi yolculuğuna eşlik etmek de hem okuru, hem de edebi sosyolojiyi besleyen önemli bir unsur. Ben Melisa Kesmez’in öykülerini okumaya Bazen Bahar ile başlamış ve bu kitabın etkisinden bir süre kurtulamamıştım. Bazen Bahar’da 9 öykü bulunduğu için, Nohut Oda’da 5 öykünün yer almasının kitabı ilk elime aldığımda beni şaşırttığını itiraf etmeliyim. Fakat şunu da belirtmeliyim ki öyküler sayıca az olsa da konu bütünlüğü ve uzunluk bakımından gayet tatmin edici. Sel Yayınları editörlerinden Bilge Sancı da bizim gibi Melisa Kesmez’e güvenmiş olacak ki, genellikle editörlerin yazarlara öykülerinin belirli bir hacme ve sayıya ulaşması için yaptığı baskıyı yapmamış.

Nohut Oda’yı tek bir kelime ile özetlesem Kalanlar’ın kitabı derim. Kitabın ilk öyküsü bu isimde ve beni en çok etkileyen öykü de Kalanlar oldu. Yurtdışına yerleşen arkadaşlarını uğurlayan ve onlardan kalan eşyalarla yeni bir ev ve kabuk yaratan parçalı bulutlu öyküsü. Beni etkileyen bir diğer öykü ise ev temalı Annemin Çadırı adlı öykü. Deprem sonrasında çadırda yaşamaya başlayan ve bu sebebe sığınarak eşini terk eden bir kadını çocuğunun gözünden izliyoruz. Kalan olarak baba başrolde tabii.

Karşılaştırmak gerekirse Bazen Bahar’ın öykülerinde verdiği duygu daha kırılgan, narin olsa da hep umut doluydu. Bu bakımdan Nohut Oda çok daha karamsar, kabullenen ve kabuğunu arayanların hikayeleriyle dolu. 2015 ve 2018 yılları arasında Türk edebiyat ve sanat dünyasında üretilenlere baktığımızda hep daha karamsar ve yorgun bir hava seziliyor. Çok beklediğimiz Adamlar’ın son albümü de bu tezi kanıtlar nitelikte. Aksi örnekler varsa, ki umarım vardır, lütfen benimle de paylaşın. :)

Melisa Kesmez’in kusursuz bir edebi bir dili var denemez belki ama özgün, yalın ve derinlikli bir dili olduğu kesin. Öykülerin içine girip okuyucu olarak kendinize yer açmanız çok kolay, bu nedenle de ortalama bir okuyucu için de gayet kolay okunabilir metinler. Melisa Kesmez’in yaratıcılığında beni ve okuduğum eleştiri yazılanlarından anladığım kadarıyla başka okurları da rahatsız eden tek şey; okurken her öykünün aynı kişi tarafından anlatıldığı hissine kapılmanız. İlk birkaç öyküde hoşuma gitse de, sonrasında beklediğim kadar tatmin edici olamadı bu durum. Neyse ki benim olmasa da çoğu kişinin en etkileyici bulduğu ve hemfikir olduğu son öykü olan Kız Kardeşim Handan, bu eleştirinin tamamen dışında kalıyor.

2019 Sait Faik Hikaye Armağanı’nı (65.) da birkaç hafta önce alan Nohut Oda, Melisa Kesmez’in edebiyat dünyasındaki yerini sağlamlaştırdı, eminim ki benim gibi kendisinin birçok sıkı takipçisi vardır ve Nohut Oda ile birlikte bu sayı katlanarak artacaktır. Umalım ki üretkenliği daim olsun. Ben yeni kitabı için bizi fazla bekletirse, Atları Bağlayın Geceyi Burada Geçireceğiz’i de okuyup seriyi tamamlamayı düşünüyorum ama yine de direneceğim. Elimde sevdiğim yazarların okumadığım bir kitabını zor günler için bulundurmaya çalışıyorum. :)

Geri